Adana Emek ve Demokrasi Platformu, kamuoyunda  zeytinliklerden ormanlara, meralardan kıyılara kadar pek çok alanı madencilik ve enerji yatırımlarına açan yasa teklifine karşı İnönü Parkı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdi.  Açıklamada, yasa teklifinin sadece doğaya değil, emeğe, köylüye, tarıma ve halk sağlığına da kapsamlı bir tehdit oluşturduğu vurgulandı.

Basın açıklamasını Adana Çevre Platformu adına Hamit Karaoğullarından okudu. Karaoğullarından, “AKP-MHP iktidarı bir kez daha, ülkenin dört bir yanını sermayeye peşkeş çekecek bir talan düzenlemesiyle karşımıza çıktı,” diyerek, 13 Haziran’da TBMM’ye sunulan ve 19 Haziran’da Komisyon’a sevk edilen yasa teklifinin, jet hızıyla ve kamuoyuna tartışma alanı bırakılmadan ilerletilmesine tepki gösterdi.

Komisyon toplantısının kapalı kapılar ardında yapıldığını ifade eden Karaoğullarından, komisyonda baro temsilcileri, ekoloji örgütleri ve köylülerin dışlandığını belirterek “Baroların, ekoloji örgütlerinin, Akbelen, Deştin, Eskişehir, Dersim ve diğer bölgelerden gelen yurttaşların itirazları ile muhalefet partilerinin önergeleri kabul görmedi; tamamen göz ardı edildi.  Yandaş sektör temsilcileri ve sendikaların talepleri doğrultusunda iktidar milletvekillerince hazırlanmış yasa teklifi, tek bir noktası bile değiştirilmeden komisyondan geçirildi” dedi.

Karaoğullarından, teklifin yasalaşması halinde maden sahalarındaki ormanların Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne (MAPEG) ücretsiz devredileceğini, ormanların şirketlerin hizmetine sunulacağını, tüm doğa alanlarının enerji ve madencilik yatırımlarına açıldığını vurguladı.

Yatağan ve Akbelen bölgelerinin yasa metninde koordinatlarıyla birlikte yer aldığını ve bu bölgelerdeki zeytinliklerin linyit madenciliğine kurban edilmek istendiğini dile getiren Karaoğullarından, “Yatağan Termik Santrali ve Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri işletmecilerine özel, adrese teslim yasa çıkarılıyor. Bu sadece Akbelen meselesi değil; tüm ülkedeki zeytinliklerin geleceği tehlike altına giriyor” dedi.

Kritik ve stratejik madenlerin kim tarafından nasıl işletileceğine dair yetkinin, artık sadece Cumhurbaşkanlığı’na ve özel bir kurula bırakıldığını dile getiren Karaoğullarından, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na imar planı yapma ve ruhsat verme yetkisi veriliyor. Ormancılık ve çevre korumadan sorumlu kurumlar tamamen devre dışı bırakılıyor,” diyerek, kamu denetiminin ortadan kaldırıldığını söyledi.

Tarım Orkam-Sen Adana Şube Başkanı Eser Demirçin ise yasa teklifinin yalnızca çevreye değil, emeğe ve toplumsal barışa da doğrudan saldırı anlamına geldiğini belirtti.  Demirçin, “Yasa derhal geri çekilmeli. ÇED süreçleri halkın katılımını sağlayacak şekilde bağımsızlaştırılmalı. Enerji politikaları kamusal, demokratik ve doğayla uyumlu hale getirilmelidir” dedi. Demirçin, ayrıca Türkiye’nin Paris Anlaşması ve 2053 net sıfır hedeflerine ancak şeffaf, bilim temelli ve halkın katılımını esas alan bir iklim yönetimiyle uyum sağlayabileceğini vurguladı.

TMMOB Adana İKK Sekreteri Kerem Şahin ise teklifin Zeytincilik Kanunu’ndan Orman Kanunu’na, ÇED düzenlemelerinden enerji piyasası yönetimine kadar birçok yasal düzenlemeyi etkisiz hale getirdiğini ve bütün planlama yetkisinin kamu yararından çok şirket çıkarlarını gözeten merkezi otoriteye devredildiğini söyledi.

Zeytinliklerin, meraların ve ormanların yalnızca birer ekonomik kaynak değil, aynı zamanda yaşam alanı olduğunu belirten Şahin, bilimsel kurumların, meslek örgütlerinin ve halkın bu süreçlerin dışında bırakılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. “Kamusal kararlar, kamu yararına, ekolojik dengeye ve sosyal adalete dayanmalıdır,” diyen Şahin, yaşam alanlarının talanına izin vermeyeceklerini, doğayı, emeği ve halk sağlığını savunmaya devam edeceklerini söyledi.