|
Tweet |
Emekliler Dayanışma Sendikası Adana Şubesi (EDS) ve İnsan Hakları Derneği Yaşlı Hakları Komisyonu tarafından 1 Ekim “Dünya Yaşlılar Günü” nedeniyle basın açıklaması yapıldı.
Hazırlanan ortak metni komisyon adına Belgin Işık okudu. Işık, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü olarak kutlandığını belirterek şunları söyledi;
Yaşlı bireylerin; yaşama kattığı değerler düşünüldüğünde, yaşlılık döneminde refah ve güven içinde, toplumsal yaşamın her aşamasına katılarak, saygın bir şekilde yaşamaya hakları vardır.
Başka bir deyişle; bütün insanların sağlıklı, aktif ve hayatın içinde, öğrenmeye ve üretmeye devam ederek, önceki kuşaklarla elele, yalnızlaşmadan, yoksul ve yoksun olmadan, ayrımcılığa ve kötü muameleye uğramadan, bireysel ve zihinsel değişime cevap verecek tıbbi, sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuki ihtiyaçları karşılanarak, yaşam tercihlerine saygı duyularak, onurlu bir şekilde yaşlanmaya hakkı vardır.
Yaşlı bireylerin hakları genel olarak bu şekilde tarif ediliyor. Şimdi ülkemize, kendi hayatlarımıza, yaşlıların durumuna bakarak bu genel tariflere hangi mesafede olduğumuza birlikte karar verelim. Elbette, öncelikle merkezi iktidarın yaşlılık politikalarına ve bu politikaların hayatımıza ne kadar ve nasıl yansıdığına bakarak başlamalıyız.
DEVLET YAŞLILARA NASIL BAKIYOR?
1990’lı yılların başında Dünya Bankası “Toplumsal zenginlik arttıkça, tıbbi teknoloji geliştikçe insanlar daha uzun yaşıyorlar. Sosyal Güvenlik Sistemi değiştirilmeli, yoksa uzun yaşayan nüfusun yükünü mevcut Sosyal Güvenlik Sistemi çekemez” dedi ve merkezi yönetim bu insanlık dışı öneriyi emir sayarak, ileriki yıllarda gereken değişiklikleri yapmaktan geri kalmadı. “Yeniden yapılanma” adı altında Sosyal Güvenlik Sistemi zayıflatıldı ve bu alanda özelleştirme uygulamaları başlatıldı. “Sağlıkta dönüşüm programı” adı altında yapılan değişikliklerle emekliler çalışırken bedelini ödedikleri ücretsiz, güvenli ve erişilebilir sağlık hizmeti hakkını kaybetti. Emekliler sağlık hizmeti alırken 14 kalemde ödeme yapmak zorunda bırakıldı. Emekliliğin yaşlılıkta güvence olma hali zayıflatıldı.
TÜİK’in verilerine göre Yaşlı nüfus olarak kabul edilen 65 ve daha yukarı yaştaki nüfus, 1 Temmuz 2025'te 9 milyon 437 bin 373 kişiye ulaştı. Bu artışla birlikte yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki payı ilk kez %11'e yükseldi. Nüfus projeksiyonlarına göre yaşlı nüfus oranının 2030 yılında %12,9, 2040 yılında %16,3, 2060 yılında %22,6 ve 2080 yılında %25,6 olacağı öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler tanımına göre; bir ülkedeki 65 yaş üstü nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yüzde 8 ile 10 arasında olması o ülke nüfusunun “yaşlı”, yüzde 10’un üzerinde olması ise o ülke nüfusunun “çok yaşlı” olarak değerlendirilmesi gerekir. Türkiye'de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış göstermiştir.
Yine Mart 2025’te açıklanan TÜİK verilerine göre, en az bir yaşlı fert bulunan 6 milyon 726 bin 583 hanenin 1 milyon 750 bin 900'ünü tek başına yaşayan yaşlı fertler oluşturdu.
Yaşlılar Yoksullaşıyor, Ağır İşlerde Çalışıyor, İş Cinayetlerine Kurban Gidiyor.
TÜİK’e göre 2024’te yaşlıların %23,3’ü yaklaşık 2.123.165 kişi yoksulluk ve sosyal dışlanma riski altında. On yıl önce bu oran %18,7’ydi. Pandeminin ilk yılında (2020) dahi %23,5’ti. Yaşlı yoksulların sayısı son üç yıldır sürekli artıyor. Yaşlı nüfusun yoksulluk oranı 2019 yılında %14,2 iken, 2023 yılında %21,7 oldu. Yaşlı nüfusun %12,2’si işgücüne katılıyor. Yani milyonlarca yaşlı, emeklilik yaşında olmasına rağmen geçinemiyor ve çalışmak zorunda hissediyor. İSİG’in Haziran ayı 2025 raporuna göre, 65 yaş üstü en az 15 kişi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
NÜFUS HIZLA YAŞLANIYOR VE SİYASİ İKTİDARIN HİÇBİR HAZIRLIĞI BULUNMUYOR!
TÜİK’in verilerinden de anlaşılacağı gibi yaşlanan bir nüfusla karşı karşıyayız ve bu gerçeği gören ilgili kurumlar olan Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının yaşlılara yönelik kamusal hizmeti hem niteliksel hem de niceliksel olarak arttırmaları gerekmez mi? Ülkemizde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yaşlılara yönelik sunulan en temel kamusal hizmetler; kurum bakımı hizmeti, evde bakım hizmeti, yaşlılık aylığı hizmetidir. Yaşlılara yönelik kurum bakımı hizmeti denildiğinde aklımıza huzurevleri gelmektedir. Bakanlığa bağlı huzurevi sayısı 168’dir ve toplam kapasiteleri sadece 17.499’dur. Buna karşılık ülkemizde bulunan özel huzurevi sayısı 270’tir ve toplam kapasiteleri 18.142’dir. Yaşlılar, özel sektörün acımasız fiyatları ile karşı karşıya bırakılmışlardır. Şehrimiz Adana’da ise bakanlığın sadece 2 huzurevi bulunmakta ve ancak toplam 428 kişilik kapasiteleri vardır. Çok sayıda yaşlı kayıt yaptırmış, sırada beklemektedir ve sıra gelsin diye beklerken ölenler olmaktadır. Bu iki bakımevinde özel bakım ücreti 9.380 tl., özel bakım olmayanların ücreti ise 6.810 tl.dir.
Evde bakım hizmetinden yararlanan yaşlı ve engelli sayısı, 2024 Temmuz ayı verilerine göre 555 bin kişidir. Kurum bakım hizmetinin devlete maliyeti yüksek olduğundan çözüm olarak bulunan yaşlıya evde bakım hizmetini genellikle yaşlının yakını olan kadınlar yerine getirmektedir. Sunduğu bakım hizmeti karşılığında aylık 11 bin 699,86 TL ücret almakta ve sosyal güvenceden yoksundurlar.
65 yaşını doldurmuş, sosyal güvencesi olmayan, kendisi ve eşi dikkate alınmak suretiyle yaşlılara aylık bağlanmaktadır. 2025 yılı için yaşlı aylığı tutarı 4.664,18 TL’dir. 2022 verilerine göre 836 bin yaşlı bu hizmetten yararlanmaktadır.
İşte, hepsi bu kadar! Siyasi iktidarın yaşlılar için uyguladığı acınası politikayı birkaç kalemde özetlemiş bulunuyoruz. Tam da burada, halen yürürlükte olan Anayasayı hatırlatmak gerekiyor: ANAYASA MADDE 61 - “Yaşlılar devletçe korunur, yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir.” Yukarıda çizilen tablo, yaşlıların korunmadığını, aksine, yokluğa ve yoksulluğa terk edildiklerini açıkça göstermektedir.
YAŞLI HAKLARI KONUSUNDA YEREL YÖNETİMLER NE YAPIYOR?
Öncelikle yürürlükteki iki yasa maddesini hatırlayalım:
BELEDİYE KANUNU MADDE 77 - “Belediye; sağlık, eğitim, spor, çevre, sosyal hizmet ve yardım, kütüphane, park, trafik ve kültür hizmetleriyle yaşlılara, kadın ve çocuklara, engellilere, yoksul ve düşkünlere yönelik hizmetlerin yapılmasında beldede dayanışma ve katılımı sağlamak, hizmetlerde etkinlik, tasarruf ve verimliliği artırmak amacıyla gönüllü kişilerin katılımına yönelik programlar uygular.”
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KANUNU
BÜYÜKŞEHİR VE İLÇE BELEDİYELERİNİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI MADDE 7 - v) “Sağlık merkezleri, hastaneler, gezici sağlık üniteleri ile yetişkinler, yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik her türlü sosyal ve kültürel hizmetleri yürütmek, geliştirmek ve bu amaçla sosyal tesisler kurmak, meslek ve beceri kazandırma kursları açmak, işletmek, bu hizmetleri yürütürken üniversiteler, yüksek okullar, meslek liseleri, kamu kuruluşları ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmak.”
Şimdi soralım: Ülkemizde hangi belediye bu iki yasanın gereklerini yerine getirmektedir? Belediyelerin yaşlı hizmetleri eksiktir ve yeterli olmadığı açıktır. Bu durumun sebeplerinden biri, belediyelerde yaşlı hizmetleri görevlilerinin farkındalıklarının ve eğitimlerinin yetersiz olmasıdır. Giderek artan yaşlı nüfus gerçeği göz önüne alınarak, belediyelerin yasal yetki ve sorumlulukları çerçevesinde yaşlı hakları konusunu yeniden düşünmesi ve acil eylem planları yapıp, uygulamaya koyması gerekmektedir.
2025 Dünya Yaşlılar Gününde merkezi hükümetten ve yerel yönetimlerden taleplerimizi bir kere daha seslendiriyoruz:
—- Devletin ilgili kurumları yaşlı haklarını korumaya ve savunmaya yönelik bir sağlık politikası, sosyal hizmet politikası ve çalışma ve sosyal güvenlik politikası oluşturmak için gerekli çalışmaları yapmalıdır. Ayrıca yaşlılar için ulaşım, konut, kurumsal işlemler gibi hayatın her alanında kolaylaştırıcı uygulamaların yürürlüğe konulması gerekmektedir.
—- Öncelikle yaşlı haklarının korunması ve güçlendirilmesi, yaş ayrımcılığıyla mücadele edilmesi, yaşlı bireylerin ihmal, istismar, sömürü ve şiddet gibi insan onur ve haysiyetini zedeleyici muamelelerden korunmalarına yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir.
—- Ulaşılması gereken ana hedef; bağımsız, insanlık onuruna yaraşır, kaliteli bir yaşlanma sürecinin sağlanması olmalıdır.
—- İnsanlar kendilerini nasıl, nerede iyi hissediyorsa orada yaşlılık sürecini yaşaması esas alınmalıdır. Buna “yerinde yaşlanma” denilmektedir. Yaşlı bireyin mutlu olduğu yerde ihtiyaçları giderilmelidir.
—- Yaşlı bireylerin sağlıklı ve “aktif bir yaşlılık süreci” geçirebilmeleri için sosyal, kültürel ve sportif etkinlikler yerel yönetimler tarafından düzenlenmelidir. Müze gezileri, doğa yürüyüşü, tarihi, kültürel geziler gibi faaliyetler organize edilmelidir.
—- “Yaşlı bakım evleri” ve “yaşlılar için doğal dinlenme evleri” ve “yaşlı yaşam merkezleri” yapılmalıdır.
—- Yaşlı bireylerin istismarını önlemeye yönelik olarak “kanuni temsilcilik hizmetleri” yerel yönetimler tarafından yerine getirilmelidir.
Değerli basın mensupları, sevgili arkadaşlar,
Bizler, bugün olduğu gibi, yalnız ve yoksul bir hayatı yaşamak istemiyoruz. Biliyoruz ki; insan hakları ile bağdaşmayan, yaşlılara yönelik her tutum, her davranış bir hak ihlalidir.
İnsan haklarının evrensel niteliği; cinsiyeti, yaşı, dini, engellilik durumu ve diğer farklılıkları ne olursa olsun insan haklarının tüm bireyler için gerçekleştirilmesini gerektirir. Bu çerçevede, yaşlı bireylerin de tüm insan hak ve özgürlüklerinden yararlanmaları esastır. Bu konuda esas görev ve sorumluluk resmî kurumlara ait olsa da; kuşaklararası dayanışmanın önemini vurgulayarak, demokrasiden, insan haklarından söz eden herkes, her kurum ve kuruluş yaşlılar ve yaşlı hakları konusunda duyarlı olmalı, sorumluluk almalıdır.
Bugün itibariyle, ülkemizde yaşayan 9,5 milyon yaşlı birey ya hiçbir sosyal güvenliği olmadan, ya da asgari ücretin altında kalan komik emekli aylığı ile yaşamaya çalışıyor. Bu böyle devam edemez. En acımasız şiddet türü, yoksulluktur. Bütün yaşlı bireyleri örgütlenmeye, bu durumu değiştirme mücadelesine katılmaya davet ediyoruz.